DRAMA ÖRNEKLERİ 5
DENİZDEKİ GEMİ
Büyük bir mavi örtü yere serilir, çocuklara “burası bir deniz, şimdi hep birlikte minderleri kullanarak bir gemi yapalım, ben gemiye çıkan merdivenleri yapıyorum vs.” denir. Geminin yapımı bittikten sonra herkes geminin dışına çıkar. Lider “ben bu geminin kaptanıyım ve birazdan güzel bir deniz yolculuğuna çıkacağız, çok değişik yerlere gideceğiz, şimdi herkes kendisine bu gemide yapabileceği bir meslek düşünsün. Düşünenler hareketleri ile mesleklerini göstersinler. Uygun bulduklarım benimle bu deniz yolculuğuna gelecekler” der. Çocukların hepsi mesleklerini gösterir ve gemiye binerler. Bütün çocukların gemiye binmeleri sağlanır. Lider “herkes işinin başına, gemi denize açıldı, artık gemiden inemeyiz” der. Daha sonra “deniz dalgalanmaya başladı, dalgalar gittikçe büyüyor, gemi sallanmaya başladı” gibi yönergeler kullanılır (deniz olarak kullanılan mavi örtü sallanır). Lider “şimdi gemimiz bir adaya yaklaşıyor” der. Adada bir inceleme gezisi yapılır, ağaçların içinden yürünür, mis gibi kokan çiçeklerin olduğu bir yere gelinir. Değişik hayvanlarla karşılaşılır. Gemide yiyebilmek için değişik yiyecekler toplanır. Lider “artık gemiye dönme zamanı geldi” der. Yolda dönerken lider “burada uçamayan bir kuş var. Bu kuş neden uçamıyor, neler yapılabilir?” der. Gelen öneriler değerlendirilir. Lider “evet çocuklar gemimize geldik, herkes işine dönsün” der ve yolculuğa bir süre devam edilir. Liderin yönergeleri ile gemi karaya yanaşır ve herkes gemiden iner.
MİNİK HEYKELCİKLER
Çocuklar ikişerli gruplara ayrılır. Gruptakilerden biri hamur diğeri heykeltraş olur.
Öğretmen hamur olan çocukların yere oturmalarını sağlar. hareketli bir müzik çalınarak heykel olan çocukların hamur olan çocukları yoğurmaları sağlanır ( burası çok eğlenceli oluyor ) Daha sonra yavaş bir müzik eşliğinde heykeltraş olan çocukların hamurları ( yoğurdukları çocukları ) istediği bir heykele dönüştürmesi söylenir. Müzik durdurulup heykeltraş olan çocuğa ne yaptığı sorulur. Hamurlar tekrar yoğrulup başka heykeller yapıldıktan sonra bu kez heykeltaşlar ve hamur olan çocuklar yer değiştirilerek dramaya devam edilir. Çok güzel heykeller çıkıyor. Örneğin örümcek adam, köpek, masa, balerin vb.
KÜÇÜK PAPATYA
GÜNEŞ: Hey küçük papatya
Artık uyansana
Bak ben geldim yine
Güzel güzel açsana
PAPATYA: Ah parlak güneş
Açmak istemezmiyim
Susuz kaldım bu gün
Nasıl güleyim
GÜNEŞ: Serin rüzgar, güçlü rüzgar
Nerelerdesin
Haydi biraz es te
Bulutu buraya**getir
RÜZGAR: Beyaz bulut, pamuk bulut
Haydi gelsene
Papatya susamış
Biraz yağmur versene
BULUT: İşte ben geldim
Bol bol yağmur getirdim
Kana kana iç papatya
Gülümse yine bize
PAPATYA : Hepinize çok teşekkür ederim
Güneş bulut ve rüzgar
Benim iyi dostlarım
Siz olmasaydınız ben ne yapardım
UÇAN BALON PARTİSİ
Uçan balonlar yılda bir gün buluşup hep beraber gezerlermiş. Şimdi bizler de birer balon olalım, sağa-sola uçalım. Buluşmadan önceki gece bütün balonlar bir güzel uyuyup dinlenirlermiş.(Sırt üstü yere yatılır) Sabah saatin sesiyle uyanırlar ve uzun uzun gerinirlermiş.(Kollar yana ve yukarı uzatılarak gerinilir) Sonra camı açarak dışarıdaki güzel havayı ciğerlerine çekerlermiş.(Derin derin nefes alıp verilir) Daha sonra hemen giyinerek yola çıkarlarmış. Bazısı yürüyerek (yerinde yürüme hareketi),bazısı koşarak (yerinde koşma hareketi),bazısı trenle gidermiş.(çuh çuh çuh çuh puh puh puh puh sesleri çıkarılır)
Tüm balonlar buluşunca güç toplamak için ağaçlardan meyve toplar ve yerlermiş.(Ayak ucunda yükselerek kollar yukarı uzatılır) Meyveleri yedikten sonra heyyaa diye bağırıp gökyüzüne yükselirlermiş.
Balonları gökyüzünde bulutlar beklermiş. Çünkü balonlarla bulutlar çok iyi arkadaşlarmış ve sadece yılda bir kez buluşabiliyorlarmış. Balonlar bulut arkadaşlarına yeryüzünde olan biten pek çok şeyi anlatırlarmış, bulutlar da onları heyecanla dinlermiş. Bulutlar en çok yeryüzündeki çiçekleri merak edermiş. Balonlar bulutlara çiçeklerin çok güzel koktuğunu anlatırmış. Bulutlar da bu kokuyu duymak için derin derin nefes alırlarmış.(Çiçek koklar gibi derin derin nefes alınıp verilir)
Beraber oynadıkları en eğlenceli oyunda birbirlerini uçurmaya çalışma oyunuymuş. Bu nasıl bir oyunmuş biliyor musunuz? Birbirlerini önce çok hafif üflerlermiş.(Hafif üflenilir) Ne balonlar bulutları ne de bulutlar balonları hareket ettiremezmiş. Sonra biraz daha güçlü üflerlermiş.(Daha güçlü üflenilir) Bu şekilde birbirlerini biraz hareket ettirebilirlermiş.(Yerlerinde biraz sallanırlar) Daha çok eğlenmek için çok güçlü üflerlermiş.(Güçlü bir biçimde üflenilir) Ama hem balonlar hem bulutlar o kadar sıkı tutunurlarmış ki hiçbiri kımıldamazmış. O zaman bir daha bir daha güçlü güçlü üflerlermiş.(Çok güçlü bir biçimde üflenilir) İşte o zaman hepsi birden neşeyle uçmaya başlarlarmış.(Birbirlerinin arasından geçerek halkada serbest yürünülür)
Bu oyun onları çok eğlendirirmiş ama bu oyunun sonunda çok yorulurlar ve nefes nefese kalırlarmış.(Kesik kesik nefes alınıp verilir) Çok yoruldukları için hepsi yere yatar dinlenirlermiş.(Sırt üstü yere yatılır) Ellerinin birini karınlarının üzerine diğerini de göğüslerine koyar, soluk alıp verirler ve bunu dinlerlermiş. Bu durumda biraz dinlenip güç topladıktan sonra en sevdikleri şarkıları söylerlermiş.”
Öğretmen çocukların da istediği bir şarkıyı seçer ve şarkıyı değişik biçimlerde söylerler. Çok mutlu, üzgün, kızgın, fısıltı ile çok yüksek sesle vb.
HASTANE
Çocuklarla birlikte sınıfın bir köşesine hastane kurulur. Bu köşeye yatak, bazı doktor aletleri, pamuk, sargı bezi, ilaçlar, iğneler, eşyalar konulur. Birlikte bu eşyalar gruplandırılır. Sonra hep birlikte ( abur-cubur yiyerek karnı ağrıyan, evde kaynayan suyla oynayarak elini yakan, temizliğine hiç dikkat etmeyip, hiç banyo yapmayıp ateşlenen hasta olan, aşıdan kaçarak hasta olan çocuklar gibi ) canlandırmalar yapılır. Bu canlandırmalar sırasında doğru davranışlar pekiştirilir. Yanlışlar düzeltilir. Uygulamalar sırasında çocuklara basit ilk yardım bilgileri de verilir
DANS EDEN KELEBEKLER
Sınıfa renkli tül, ipek, şifon, hafif kumaştan eşarplar getirilir ve sınıfın ortasına bir sepet koyularak eşarplarda içine koyulur. Çocuklara; “Şimdi hep beraber ‘Dans Eden Kelebekler’ isimli oyunu oynayacağız. Ama ilk önce ortadaki sepetin çevresinde el ele tutuşup bir daire oluşturalım.” denir. Çocuklar ortadaki eşarplardan ikişer tane alıp ceplerine koyarlar.
– Şimdi biz eşarplarımızla dans etmek ve oynamak istiyoruz. Bir hayvanı canlandıracağız. Hangi hayvan olabilir dersiniz? Bir kelebek evet evet onun da kanatları bizim eşarplarımız gibi ince.
– Bir kelebek bu kadar güzel kanatlara sahip olmadan önce nasıldı? Kim biliyor?
– Önce çok küçük bir yumurta idi. Bir anne kelebek, bu yumurtayı yumurtlar. Bu yumurtadan küçük tırtıl oluşur. Bu tırtıl durmadan yer yer ve şişmanlar. Daha sonra kendine çok sağlam küçük bir ev yapar. Buna KOZA denir.
– Bir süre sonra bu kozanın içinden o çok güzel kelebek çıkar.
– Bu gelişimi şimdi biz bir dansla canlandıracağız.
– Bu hikayeyi biz nasıl canlandırabiliriz? Bir düşünelim.
– Biz bir yumurta gibi yere yatalım. Bir tırtıl gibi yerde yürüyelim ve sanki yerdeki otları toplayalım, yer gibi yapalım.
– Daha önce cebimize koyduğumuz eşarpları üzerimize serelim ve kendimize bir koza oluşturalım. Bir süre hareketsiz duralım ve daha sonra kollarımızı ve bacaklarımızı gererek kozanın içinden çıkalım. Her iki elimizde iki eşarp onlar bizim renkli kanatlarımız olsun, tıpkı kelebeğinki gibi. Odanın içinde önce dikkatli, sonra cesaretle kollarımızı çırpalım.
– Kelebekler bir baloya giderler. Burada iki kelebek karşılıklı durur ve dans etmeye başlarlar. Birbirlerinin etrafında dönmeye başlarlar. Daha sonra beş kelebek bir araya gelirler. Bir daire oluştururlar, dört adım içeriye gelecek şekilde toplanırlar ve dört adım açılırlar. Her çift bunu karşılıklı bir kere tekrarlar.
– Kelebekler şimdi çok yorgun, uyuyup bu güzel balodaki çiçekleri rüyalarında görmek istiyorlar. Kelebekler yere yatar ve uykuya dalarlar.
– Hepsi yine uyanır, kollarını gererler. Hepimiz tekrar çocuk olduk. Kanatlarımızı ortadaki sepete koyalım
HAYALİ
Çocuklar daire şeklinde ayakta dururlar. Öğretmen aralarına girer ve elindeki çok ağır hayali topu bir çocuğa gönderir. ağır topu alan çocuk, topun ağır olduğunu bedeni ve kollarının hareketleriyle ifade ederek topu başka bir arkadaşına gönderir, bu hayali ağır top tüm çocuklar arasında elden ele dolaşır en son öğretmene geri gelir ve öğretmen bu hayali ağır topu yere koyarak daha hafif bir top alır ve elinde zıplatma hareketi yaparak bir çocuğa gönderir. yine top tüm çocuklar arasında elden ele dolaşır. Daha sonra çok büyük, çok küçük toplarla oyun sürdürülür.
Tartışma aşamasında çocuklardan yapılan çalışmaları anlatmaları istenir. neler hissettikleri, hangi toplarla oynamanın daha kolay ve zevkli olabileceği farklı büyüklük ve ağırlıktaki bu toplarla hangi oyunların oynanabileceği sorulur.
Destekleyici etkinlik olarak da çocuklardan farklı büyüklüklerdeki toplar ya da nesnelerin resimlerini yaparak boyamaları istenebilir.
RENKLİ BAYRAMLAR
Çocuklar iki gruba ayrılır.
Her gruba kartondan boya giysileri yapılır( karton dikdörtgen şeklinde kesilip üzerine ip bağlanır mutfak önlüğü gibi)
Bir aile Bayram sabahı kalkıp bayramlık giysilerini giyerek ( boya giysisi giyilir)diğer gruba telefon ederek kendilerini ziyaret edeceklerini söyler.
Ziyarete gittiklerinde bir birleri ile selamlaşıp ‘renkli bayramlar’ denip ev sahipleri
boya ikram ederler. Boyaları alan çocuklar evdekilerin boya giysilerine istedikleri resimleri yaparlar. Evde sohbet edilip ziyaret bitirilir.
Daha sonra diğer grubun evine gidilir. Bu arada her ailenin anne, baba ve çocukları belirlenir. Sohbet edilirken eğitimci sorular sorarak sohbeti şekillendirebilir.
LOKANTAYA GİDELİM Mİ?
Sınıfta masalar ayrı köşelere çekilip çiçekler vb süslenerek bir lokanta oluşturulur. Her masaya bakacak garsonlar seçilir. Bu garsonların kullanacakları bardaklar ve meyve suları – bisküviler hazırlanır. Diğer çocuklar müşteri olup lokantaya gelirler. Her garson bir gurup müşteriyi karşılar ve oturacakları masayı gösterir. Müşteriler meyve suyu ve bisküvi siparişi verirler. Garsonlar bardaklara istenilen meyve sularını doldurup bisküvileri de tabaklara koyarak getirirler. Garsonlara kağıt ve kalem dağıtılarak siparişleri almalarıda sağlanır. Müşterilerin başka istekleri de sorulur ( genelde müzik açılmasını istiyorlar ). Müşteriler gittikten sonra garsonların etrafı toplamaları sağlanır. Garsonlarla işin zorlukları hakkında sohbet edilir.
Çocuklar her meyve suyu isteğini gerçekleştirmek için bayağı koşturup yoruluyorlar. Hele birde masaya meyve suyu döküldüğünde çok sinirleniyorlar.(Bazen ben kasten döküyordum)
PAPATYA BAHÇESİ
Seçilen Renk: Çocuklar istedikleri rengi seçerler
Katılımcı Sayısı:-
Araç Gereçler: Maskeler, Kostümler
Amaç: Doğadaki Yaşam
Dağların eteklerinde güzel bir papatya bahçesi vardı Dağların eteklerinden her yere papatya kokuları yayılır, bazen de dağların zirvesine kadar ulaşırdı. Tavşanlar papatyaların içinde dolaşırlar ve gökyüzünde uçan güvercinlerin kanat sesleri papatya bahçesine yayılırdı
Burası mutluluğun ve huzurun yeriydi
Çocukların bir kısmı papatya bir kısmı tavşan ve güvercin olur. Rüzgar sesi ile etkinlik zenginleştirilir. Daha sonra güneş ortaya çıkar gülümseyerek ve dans ederek. Papatyaları, tavşanları ve güvercinleri okşayarak ısıtır Papatya bahçesinde hayat rüzgardan önceki haline geri döner
Tartışma: Etkinlik sonrası tartışma sırasında çocuklar sorular sorulur
Papatya sence nasıl?
Güvercinler sence nasıl?
Sence papatya bahçesi nasıldı?
Sence bu bahçenin rengi ya da renkleri ne olabilir?
TARTIŞMA AŞAMALARI
Zihinde canlandırma: Oyuna katılan tüm çocuklar papatya bahçesini zihinlerinde canlandırırlar
Tanımsal düzey: Yapılan etkinliklerde geçen özellikleri çocukların istedikleri şekilde söylemeleri istenir
Duygusal düzey: Her çocuğun rolüne bağlı olarak neler hissettiği sorulur
Bilişsel düzey: Yapılan etkinliğin nedenleri üzerinde durulur
Yaşantısal düzey: Çocuklarla daha önce gördükleri bahçeler hakkında konuşulur Hayvanlar kuşlar hakkında konuşulur ve günlük yaşam ile bağlantısı kurulur.
VÜCUDUMUZU TANIYALIM
Isınma:
sınıfta serbest yürünür Liderin komutu ile vücut parçalarını sıra ile kullanarak havada daire çizme çalışması yapılır( baş ile, omuzlar ile, el bilekleri ile, parmaklar ile, gövde ile, kalça ile, diz ile, ayak parmakları ile)
Kaynaştırma:
sınıf içinde serbest yürünür liderin komutuyla önce kendi vücut parçalarına sonra arkadaşlarının vücut parçalarına dokunurlar (ellerine, yüzlerine, kollarına, bacaklarına, sırtına, kafalarına, burunlarına)
Rahatlama:
lider çocuklardan sırt üstü yere yatıp gözlerini kapatmalarını ister Liderin komutuyla söylenilen vücut parçaları üzerinde top yuvarlanıyormuş gibi hissetmeleri sağlanır
Oyun/ doğaçlama:
fon kartonundan yapılmış yaşlı bir erkek figürü çocuklara gösterilir Çocukların bu figüre bir isim vermeleri söylenir İsim bulunduktan sonra karşılaştırma çalışmasına geçilir Bu insan uzun mu kısa mı, kadın mı erkek mı, yaşlı mı genç mi? Sizce bu kişi ne iş yapıyor olabilir? adı ne olabilir? Soruları sorulur bir isim verilir Figür puzzle gibi parçalara ayrılır Çocuklar sırayla bir vücut parçasını alır adını söyler ve olması gereken yere koyar Puzzle tamamlandıktan sonra vücudumuzla sesler çıkarma oyunu oynanır elleri dizlere birbirine göğse vurulara çıkan seslere ve farklara dikkat çekilir
SONBAHARIN RESMİ
Seçilen Renk: Sarı
Katılımcı Sayısı: Tüm sınıf
Araç Gereçler:——
Amaç: Sonbahar kavramını verilen yönergelere uygun bir biçimde bedenini kullanarak kavrayabilme ve gruplaşma sorununu ortadan kaldırma
Öğretmen, çocuklara etkinliğe başlamadan önce ‘’ Sonbahar Mevsiminde’’ doğada ve canlılarda ne gibi değişiklikler olduğuna dair genel bilgiler verir çocuklarla konuşur ve etkinliğe geçer
Öğretmenin yönergesiyle çocuklar el ele tutuşarak halka olurlar. Öğretmen çocuklara: ‘Şimdi Sonbaharın Resmini çizeceğiz hep beraber’’der ve etkinliğe başlar. Öğretmen ortaya geçerek söz ve hareketlerle gerekli yönergeleri veriri ve çocuklar onu takip ederek canlandırmaya başlarlar
Öğretmen:
Evet çocuklar hepimiz bulut olup gökyüzünde gezinelim ve el ele tutuşarak birbirimizi bulalım ve gökyüzünden aşağıya inelim der(çocuklar kollarını açarak serbest bir şekilde dolaşırlar ve el ele tutuşup daire olarak birleşip yere çökerler)
Hadi şimdi şimşek olup yanıp sönelim ve gök gürültüsü olup güm güm diye gürleyelim ve yağmur yağdıralım. Her birimimiz yağmur damlası olduk şimdi yeryüzüne akıyoruz şıp şıp ve dolu olduk daha hızlı yağıyoruz(çocuklar çömelik vaziyetten ayağa kalkarak şıp şıp diyerek zıplamaya başlarlar dolu olduğunda ise daha hızlı zıplayarak ayaklarını çok ses çıkartacak şekilde yere vurular)
Şuan topraktayız toprağın mis gibi kokusu geliyor burnumuza hadi koklayalım hep beraber ve yerden çamur alıp üzerimize her yerimize sürelim. Üstümüz kirlendi şimdi napıcaz? O zaman yağmur yağmaya devam etsin üzerimize ve yağmurda yıkanalım şırıl şırıl ve damlaları tutmaya çalışalım(her çocuk yere uzanma hareketi yapar ellerini yana koyarak çamuru alma hareketi yapıp üzerine sürme hareketi yaparlar ve sonra zıplayarak yağmur damlalarını tutma hareketi yaparlar)
Çocuklar şimdi hepimiz ağacın dallarındaki yapraklarız ama hepimiz sıkı tutunalım her an düşebiliriz. Rüzgar çıktı savruluyoruz huuuuuuuuuuuu, ağaçtan ayrıldık etrafa her yere dağıldık rüzgar çok şiddetli esiyor(çocuklar birleşerek el ele tutuşur ağacın yaprakları olur ve birbirinden ayrılırlar)Kimimiz çamura battı, kimimiz ezildi kimimizi de rüzgar çok uzaklara götürdü(her çocuk çeşitli öykünmeler yapar)
Evet çocuklar şimdi hepimiz birer kuşuz cik cik cik ve uzaklara göç edeceğiz takip edin beni(tüm çocuklar öğretmenin yönergesiyle öğretmeni takip ederek arkasında tek sıra olurlar ve uçma hareketi yapılarak uzaklaşılır)
Etkinlik sonunda öğretmen çocuklarla etkinlik hakkında konuşur ve etkinlik sırasında neler hissettiklerine dair her birinin fikirlerini alır
HAYVAN SİRKİ
Öğretmen çocuklara sirke gidip gitmediklerini sorar. Daha sonra sirk ile ilgili resimler vb. göstererek sirkin nasıl bir yer olduğundan bahseder. Daha sonra çocukları ikili gruplara ayırır. Her grupta çocuklardan biri hayvan diğeri eğiticisi olur. öğretmen çocukların önce hayvanlarına ne öğreteceklerini hangi materyalleri kullanacaklarını sorar ve gerekli materyalleri verir. Çocukların hayvan eğiticisi ve hayvanın beraber bir müddet çalışması sağlanır.10- 15 dk yeterli oluyor. Daha sonra gruplar için bir gösteri alanı belirlenir. Her grup sırayla gelerek hazırladıkları gösteriyi sunarlar.
FARKLILIKLARDA SAYGI EĞİTİMİ
Çocuğun bir insan olarak doğuştan sahip olduğu, yaşama ve büyüme, gelişme ve eğitim, korunma ve katılım haklarının yaşama geçirilmesinde en önemli araçtır. Öğrencilerimizin sosyal çevresindeki farklı tutumlardan etkilenmemesi, farklı grup ve bireylere hoşgörüyle yaklaşması için bazı becerilere sahip olması gerekmektedir. Bu nedenle Sevecen Anaokulu öğrencilerine ‘’Farklılıklara Saygı Eğitimi ‘’planlı olarak verilmektedir .
Ball Beraring ( Bal Börek):
Öğrenciler birbirlerinin yüzünü görecek şekilde otururlar. Öğretmen öğrencilerine bir konu verir. Öğrencilerin verilen konu hakkında karşısındaki arkadaşıyla konuşması istenir. İşaret verilince öğrenciler yer değiştirir. Konu hakkında değişen arkadaşlarıyla konuşma verilen süre dahilinde devam eder. Süre dolunca konu öğrencilerle birlikte toparlanır.
B.S.B.Ö (Birlikte soralım birlikte öğrenelim):
Çocuklar üç gruba ayrılır. Her masaya isim çocuklar tarafından verilir. Bir hikaye anlatılır . Masadaki çocuklar hikaye ile ilgili soruları ortaklaşa düşünürler. Sinyal belirlenir ( alkış vb.) bir sözcü seçilerek sorular sorulur. Hikaye ile ilgili gurup resimleri yaptırılarak tamamlanır.
Cuatro: Her öğrenciye kırmızı, sarı, mavi kartlar dağıtılır.
Kırmızı: EVET , Sarı :BAZEN, Mavi: HAYIR Anlamını taşır. Öğrencilere kesin yargı taşıyan bir konu verilir.
Örneğin: Arkadaşlarımızla oyuncaklarımızı paylaşmalı mıyız ? öğretmen soruyu sorar her öğrencinin bir kartı bir defa kaldırmak üzere düşüncesini kartı kaldırarak belli etmesini sağlar .Öğrenci neden bu kartı seçtiğini öğretmenleri ve arkadaşlarına anlatır.
KRALIN KIZI HASTAYMIŞ
Hedefler
• Yaratıcılık ve düş gücünü geliştirmek;
• Problem çözme becerilerinin gelişimini sağlamak;
• Empati kurabilme yeteneğini kazandırmak.
Araçlar
Kaset/CD Çalar; Hareketli dans müziği içeren Kaset/CD; Minderler / Sandalyeler vb. Resim kağıtları – boyalar. Hazine Sandığı (içinde pastalar, bisküvi, meyve suyu vb.);
Isınma Kızgın Ayı Oyunu (Augusto Boal) :
Kızgın Ayı (Lider) bağırınca, herkes yere yatar, kıpırdamaz. Ayı, gıdıklama vs, ile güldürmeye, hareket ettirmeye çalışır. Kıpırdayan, ayının yavrusu olur ve ayının arkasına geçer, o da ayıya yardımcı olarak, diğerlerini kıpırdatmaya çalışır. Kıpırdamadan sona kalan oyunu kazanır, sonraki turda o ayı olur.
Oyun Lider : “Kralın bir kızı varmış, ancak kralın bu çok sevdiği kızının bir hastalığı varmış. Onu iyileştirecek olan kişiye, kral tüm hazinelerini verecekmiş. Bu hastalığın ilacı, Kaf Dağı’nın tepesinde, derin bir mağarada**yetişen, pembe çiçekli bir bitkiymiş. Gönüllü kurtarıcılar hazırlanan bir törenle uğurlanırlar, (oluşturulan) dağları, tepeleri aşarlar, derelerden, (yine oluşturulan) köprülerden geçerler. Gece olur, mola verilir. Yatacakları yerleri hazırlar ve uyurlar. Sabah temizlik (özbakım ve çevre) ve kahvaltı yapılır. Uzun bir tırmanıştan sonra mağaraya varırlar. Ancak bu mağarada yaşayan yaşlı ve çok mutsuz bir ayı varmış (Lider). Ayı önce bunları kovalar, ama onlar ayıya amaçlarının prensesi iyileştirmek olduğunu söylerler. Ayı da bugün doğum günü olduğu halde, yıllardır hiç hediye almadığını söyler. Çocuklar ayıya küçük hediyeler verirler, ayıyla arkadaş olur, yine geleceklerini söyleyerek ayrılırlar. Aynı yolu aşarak saraya ulaşırlar. Prenses iyileşir, Kral, içinde pasta, meyve suyu vb. olan hazineyi kurtarıcılara verir, dans ederek kutlarlar.
Değerlendirme: Yolculuğun istedikleri bir bölümünün resmini yapmaları istenir, daha sonra resimler hakkında sorular sorularak, neyi nasıl algıladıkları konusunda bir fikir edinilebilir.
TELEFON
Çocuklar ikişerli gruplara ayrılır. Sınıfın orta yerine iki tane telefon uzak mesafe ile konur. Her grup sıra ile gelir ve öğretmen her gruba bir olay ya da durum söyler. Örneğin telefonun bir ucundaki çocuk hasta okula gidememiş, diğeri ise okula giden bir çocuk. Hasta olan çocuk arkadaşını arayıp ondan öğretmeninin verdiği ödevleri isteyecek. Daha sonraki gruplarda örneğin bir ev hanımı bakkalı arayıp bir şeyler sipariş edecek ancak bakkal amca kadının söylediklerini hep yanlış anlıyor. Daha sonraki grup baba eve geç gelecek annede buna kızıyor ( bu çok komik oluyor ).Örnekler arttırılıp her çocuğun katılması sağlanır.
AĞACINA SARIL
Çocuklar yönergeleri gözleri kapalı dinlerler ve yönergeye uygun hareketler yaparlar.
“Şimdi herkesin ormanda güzel bir ağacı var. Şimdi ağacınızın gövdesine bir insana sarılır gibi kollarınızla ve tüm vücudunuzla sarılın.” “Yanağınızı yavaşça ağacınıza dayayarak gözlerinizi kapatın. Derin derin nefes alarak kokusunu içine çekin. Onunda sizin gibi canlı bir varlık olduğunu hissedin. Onunla birleştiğinizi tek bir varlık olduğunuzu düşünün. Artık iki iyi dost oldunuz. Ve ağacınız kulağınıza birşeyler fısıldıyor. Onu dikkatlice dinleyin. Acaba ağacınız size neler söylüyor? Sizde içinizden onunla konuşun ve artık yavaş yavaş vedalaşın ağacınızla…”
Çocuklara gözleri açıldıktan sonra neler hissettiklerini ve ağaçla neler konuştuklarını sorabilirsin.
BALONCU
6 kişi seçilir ve balon rolleri dağıtılır ve yazan sözler ezberletilir.
– offf çok sıkıldım
– gidelim
– Ayy bende burada çok sıkıldım
– Kaçıp gidelim arkadaş
– Yaa birde kaçmayı çıkartmayın
– Baloncu çok üzülür.
Der ve kaçarlar….apartmanların arasında yeşil çayırlarda dolaşırlar güneş çok ısıtmıştır dünyayı ve balonların ince bedenleri buna daha fazla dayanamaz ve tek tek sönerler.
Baloncu: Balonlarım balonlarım neredesiniz? Baloncu balonları bulur ve her birine dokunur ve balonlar canlanır.
– Eğer benden habersiz dışarı çıkarsanız başınıza böyle şeyler gelir der ve biraz da kızar.
Sonra bir bayan gelir ve
– iyi günler efendim ben bu balonlardan almak istiyorum.
Baloncu:
– Bunlar ikinci kez yapıldı hemen patlayabilir der .
– Ben zaten onları süs olarak alacağım.
– Peki o zaman der ve balonları veririr.
Bayan eve döner ve çocuğu der ki:
– Anneciğim bu balonları ne için aldın ?
– Doğum günün için aldım yavrum ben şimdi pasta almaya gidiyorum der ve evden çıkar
çocuk balonları tek tek eller ve balonlar söner
çocuk çok üzülür ve başlar ağlamaya, annesi gelir ve;
– Ne oldu neden ağlıyorsun
– Balonlarım patladı..
o sırada baloncu gelir ve
– Balonlarım patladı diye üzülme yeter ki bombalar patlamasın..
baloncu hepsine dokunur ve dokunduğu balonlar canlanır tüm çocuklar el ele tutuşur ve balonlar patlamasın çocuklar ağlamasın.
BEDENİMİZ DAİRE
Çocuklar sandalyelerinde otururlar ve öğretmenin verdiği yönergeleri uygularlar. öğretmen ilk önce işaret parmakları ile havada daire izmelerini ister. daha sonra tek ellerini kullanarak daire yapmalarını ister, ardından iki elleri ile daire yapmalarını söyler. daha sonra sıra ile tek kolları ile, her iki kolla, tüm vücutları ile daire yapmalarını ister. daha sonra çocuklar ayağa kalkarlar. iki kişi birlikte daire yapar, ardından dört kişi birlikte daire oluşturur. daha sonra tüm çocuklar birlikte çeşitli şekillerde daireler oluştururlar.
Daha sonra yapılan bu drama hakkında konuşularak çocukların fikirleri ve yaşantıları dinlenir. etraftaki daire şekilleri sorulur, örnekler vermeleri istenir. Ardından de destekleyici etkinlik olarak kırmızı ve siyah fon kartonlarına çizilmiş daireleri keserek uygun şekilde birleştirmeleri ve bir uğur böceği oluşturmaları istenir.
aynı uygulama kare, üçgen, dikdörtgen hatta çocuklarla daha önceden çalıştıysanız beşgen, altıgen gibi diğer geometrik şekiller için de uygulanabilir.
ÇAMUR İLE HEYKELTRAŞ
Çocuklardan biri çamur diğeri heykeltraş olur. öğretmen
_ şimdi çamur olan kendini rahat bırakacak heykeltraş ona ne şekil vermek istiyorsa uygulayacak der.
heykeltarş olan çocuk çamura istediği şekli verir.( kollarını bacaklarını basını ellerini yanı tüm vücut uzuvlarını nasıl istiyorsa o sekle getirecek)
öğretmen şimdi yer değiştireceksiniz der. heykeltraş olan çocuk çamur, çamur olan çocuk heykeltraş olur… oda istediği şekli verir.
öğretmen heykeltraş olduklarında ne hissettiklerini, çamur olduklarında ne hissettiklerini sorar. hangisi daha kolaydı hoşunuza giden hangisiydi gibi sorular sorar..
çocukların kendilerini hem beden hem sözlü ifade etmelerini sağlayan ayrıca öğretmene çocuk hakkında güzel ipuçları veren bir çalışma
RESİME GÖRE YÜRÜME
PSİKOMOTOR ALAN
Amaç 1. Bedensel koordinasyon gerektiren belirli hareketleri yapabilme
Kazanım 4. Sözel yönergelere uygun olarak yürür.
YAŞ: 5-6
Kavram: Hızlı-yavaş
MATERYAL: Çeşitli kartlar
SÜREÇ: Çocuklar halka şekline getirtilir. Yerde ters duran kartlardan birini alarak aynı karttan en yakınında olanın yanına giderek kol kola girilir. Müzik açıldığında karttaki resmin simgelediği hıza göre yürürler. Müzik kapandığında kartlar yere ters şekilde bırakılır ve bu uygulama bir kaç defa tekrarlanır. En son olarak herkes yerdeki kartlardan birini alarak iki gruba ayrılır el ele tutuşurlar ve grupların hızına uygun şekilde dönerler. Öğretmenin komutuyla halka olunur ve öğretmen şimdide fırça olalım ve sağa sola doğru yavaş yavaş hareket edelim der ve esas çalışmaya geçilir.
ESAS ÇALIŞMA
ETKİNLİK ADI: Vücudumuzla resim yapma
PSİKOMOTOR ALAN
Amaç 1- Bedensel koordinasyon gerektiren belirli hareketleri yapabilme
Kazanım 1- Sözel yönergelere uygun olarak ısınma hareketleri yapar.
Amaç 5- Denge gerektiren belirli hareketleri yapabilme
Kazanım 4- Tek / çift ayak üzerinde olduğu yerde zıplar.
MATERYAL: Kendi vücudumuz
SÜREÇ: Resim kağıtlarımız yerlerimizde yavaş yavaş kağıtlarımıza doğru koşuyoruz, şimdi yavaşlıyoruz, şimdi tekrar hızlanıyoruz.
Şimdi kağıda yerimizde zıplaya zıplaya ulaşalım, şimdi boyamaya başlayalım. Şimdi kollarımızla yavaş yavaş boyayalım, şimdi ellerimizle hızlı hızlı boyayalım. Şimdi parmaklarımızla yavaş yavaş boyayalım, şimdi ayaklarımızla boyayalım. Şimdi topuklarımızla hızlı hızlı boyayalım, şimdi sırtımızla yavaş yavaş boyayalım, Şimdi burnumuzla boyayalım, şimdi saçlarımızla boyayalım. Şimdi oturalım ve (…) diyerek rahatlama çalışmasına geçilir.
RAHATLAMA ÇALIŞMASI
ETKİNLİK ADI: Yaprak
DİL ALANI
Amaç 4- Kendini sözel olarak ifade edebilme.
Kazanım 6- Duygu, düşünce ve hayallerini söyler.
MATERYAL: —-
SÜREÇ: Gözlerimizi kapayalım. Minik birer yaprak olduğumuzu düşünelim. Yavaş bir rüzgar esiyor. Rüzgar gitgide hızlanıyor. Artık dalda duramıyorsunuz. Hızla esen rüzgar sizi daldan kopardı ve uçurmaya başladı. Dağları, nehirleri aştınız, hızlıca uçuyorsunuz. Aniden rüzgar kesildi ve yavaş yavaş gökyüzünde süzülüyorsunuz. Nereye konmak isterdiniz?
DENGELİ BESLENME
Öğretmen her çocuğa en sevdiği yemeği sorar ve söylenen yemekleri yansılar.
*Kahvaltıda süt içenler, akşam yemeğinde balık yiyenler, sabah reçel yiyenler gibi ayrımla gruplar oluşturulur. Sabah kahvaltıda neler yedikleri sorulur ve her çocuk söylenenlerden biri olur. İlk çıkan” ben peynirim”, diğeri” ben zeytinim”vb…
*Aynı çalışma öğle yemeği içinde yapılabilir.
*”Meyve sepeti” oyunu yalnızca kahvaltıda, öğle yemeğinde, akşam yemeğinde yediklerimiz olarak dönüştürülür ve oynanır. Örnek: çocuklar kahvaltıda yenen süt, peynir, ekmek vb. yiyecekleri seçerler. Bir kişi ebe olur. İki yiyecek ismi söyler, onlar yerlerini değiştirirken ebe de kendine bir yer yapmaya çalışır.” Kahvaltı masası” denilince herkes yer değiştirir, açıkta kalan ebe olur.
*Bir lokanta canlandırması yapılır. Lokantada görev alan aşçı, garson, müşteri vb.. roller dağıtılır. Doğaçlama yapılır. Eve dönülür. Çocuklar akşam evde sütlerini içip uyurlar.
AYNA – GÖRÜNTÜ
Öğretmen çocukları “U” şeklinde oturtur. Aralarından 6 çocuğu seçerek ikili eşler halinde karşılıklı dizilmelerini söyler. Çocuklardan üç tanesi “ayna” diğer üçü de “görüntü” olur. Görüntü olan çocuk bir hareket yapar ve ayna da onu taklit eder. Daha sonra roller değiştirilerek oyun tekrarlanır. Ardından öğretmen bir kez daha 6 kişi seçer ve drama tekrarlanır. ( tüm çocuklar bir kez ayna ve bir kez de görüntü olmalıdır)
TARTIŞMA BÖLÜMÜ:
1. Zihinde Canlandırma: Öğretmen çocuklardan gözlerini kapatmalarını ve soracağı soruları cevap vermeden sadece düşünmelerini ve hayallerinde canlandırmalarını ister:
“Görüntü rolünde hangi hareketleri yapmıştın?”; “ Ayna olmak zor muydu?”; “Sence oyunda ayna rolünde en başarılı olan kimdi?” . . .
2. Tanımsal Düzey: Öğretmen çocuklardan sorduğu soruları cevaplamalarını ister:
“Görüntü rolünde iken hangi hareketleri yaptın?” ; “ Ayna rolünde iken hangi hareketleri taklit ettin?” ; “ Ayna olmak mı yoksa görüntü olmak mı daha zor?” . . .
3. Duygusal Düzey: Öğretmen çocuklardan sorduğu soruları cevaplamalarını ister:
“ Görüntü olmak mı yoksa ayna olmak mı daha çok hoşuna gitti?” ; “Neden?” ; “Arkadaşının seni taklit etmesi hoşuna gitti mi?” ; “Neden?” . . .
4. Bilişsel Düzey: Öğretmen çocuklardan sorduğu soruları cevaplamalarını ister:
“Ayna nedir?” ; “ Ayna ne işe yarar?” ; “ Ayna nerelerde kullanılır?”
5. Yaşantısal Düzey: Öğretmen çocuklardan sorduğu soruları cevaplamalarını ister:
“Senin evinde nerelerde ayna var?” ; “ Ne zaman aynaya ihtiyaç duyuyorsun?” ; “ Evlerimizden başka nerelerde ayna var?” . .
6. Drama Oyununu Geliştirme: Öğretmen çocuklardan sorduğu soruları cevaplamalarını ister:
“ Hayatımızda hiç ayna olmasaydı ne olurdu?” ; “ Ayna yerine neleri kullanabilirdik?” . . .
Destekleyici etkinlik olarak da mukavva, renkli kartonlar, rölyef ya da alüminyum folyo ve pullar ile el aynaları yaptırılabilir
BEN KİMİM
Materyal
Her öğrencinin adının yazılı olduğu kartonlar
Kağıt ve boyalar
Çamaşır ip ve mandallar
*Büyük kartonlara çocuklara çocukların isimlerini yazılır. İsim kartonları gösterilerek ismi okunan çocuk, öğretmenin yanına gelir. Selamlaşılır. Çocuğunda sınıfa selam vermesi sağlanır. Diğer çocuklar alkışlarıyla selama karşılık verebilir. En sevdiği renk, ayva, oyuncak vb. sorular sorulabilir. Teşekkür edilerek çocuk yerine gider.
*”sorulu mendil kapmaca” oynanır. Öğretmen değişim için belirgin yönergeleri verir. Kırmızı sevenler yer değiştirsin, motosiklet sevenler yer değiştirsin, üzerinde yeşil olanlar yer değiştirsin, annesi doktor olanlar yer değiştirsin, altı yaşında olanlar yer değiştirsin vb.
*Öğretmen kaptan rolüne girer. Sağlam bir gemisi olduğunu, bir gemi yolculuğu yapmak istediğini ama koca gemide bütün işlere yetişemediğini, yardıma ihtiyacı olduğunu söyler. Gemiye alacağı her çocuğa adı, yaşı, ailesi, nerede oturduğu ve en iyi yaptığı iş hakkında sorular sorar. En iyi yaptığı işi yansılamasını ve fotoğraf karesi olarak durmasını ister. Herkes gemiye alınınca yolculuğa başlanır. Fırtına, köpek balıklarıyla çatışma, denizde yüzme gibi oyuna heyecan katacak öğeler eklenir. Bir adaya ulaşılır. Öğretmen adaya girebilmeleri için kendileri hakkında üç önemli şeyi söylemelerini ister(beni en çok mutlu eden, beni en çok kızdıran, beni en çok üzen vb..).Çocukların görevi adada daha önceden sınıfın farklı yerlerine saklanan resimleri bulmak ve sahiplerine vermektir.
*Çocuklar gemi yolculuğunda hoşlarına giden bölümü çizerler. Çamaşır ipi ve mandallar yardımıyla sınıfın bir bölümüne resimleri asmaları sağlanır
ÇAMURLU YOL
Şimdi sizlere çok güzel bir yerden söz edeceğim. Burası bir yol. Evet bir yol, neden şaşırdınız? Ha anladım, ”Yol yoldur işte, yolun da güzeli mi olur” diye düşünüyorsunuz. Ama bu yol diğerlerinden çok farklı. Söylediklerimi duyunca sizler de hak vereceksiniz. Bir kere bu yolun bir yanında yemyeşil bir orman uzanıyor. Ormanda sincaplar, tavşanlar, kelebekler, ve daha bir sürü hayvan, rengarenk çiçekler var. Ayrıca bu ormanın içinden pırıl pırıl bir dere akıyor ve o derenin içinde kocaman balıklar yüzüyor. Yolun diğer yanında ise bir park var. Havuzlar, piknik alanları, siz çocuklar için salıncaklar, kaydıraklar, atlıkarıncalar, kum havuzları da var, haklıymışım değil mi? Ne kadar güzel bir yolmuş.
Yalnız ne yazık ki bu güzel yolun bir kusuru var; çok dar ve tümüyle toprak kaplı. Şimdi, “Bunca güzelliğin yanında bu da kusur mu é diyeceksiniz ama yağmur yağdığı günler bu güzel yolda yürümek benim için öyle zor oluyor ki! Her yan çamurla kaplanıyor ve yürürken üstüm başım batıyor. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Dün gece şakır şakır yağmur yağdı ve bütün yol çamur oldu. Benim de bugün çok acelem var ve bu yoldan geçmek zorundayım ama üstüme hiç çamur sıçramaması gerek. Çünkü bir arkadaşımın doğum gününe gideceğim. Çamur içinde kalırsam hiç de hoş olmaz değil mi? Ne yapabilirim dersiniz? Yola beton dökelim. Bu çok iyi bir düşünce ama şimdi betonu nereden bulalım?
Üstelik o zaman çok oyalanır ve doğum gününe yetişemem. Asfalt. Onunda betondan farkı yok. Köprü kuralım. Bu beton dökmeden de zor ve uzun bir iş. Arabaya da binemem. Söyledim ya, yol öyle dar ki ancak bir bisiklet sığabilir ve benim bir bisikletim yok ne yazık ki. Zıplaya zıplaya geçmeye çalışsam daha çok çamur sıçratır ve her yanımı batırırım. Taş koyalım. Tabi ya, taş döşeyebiliriz, bunu çok iyi düşündünüz. Böylece ben de taşlara basa basa bu çamurlu yolda yürüdüğüm halde hiçbir yerim çamur olmadan doğum gününe yetişebilirim. Bu iş için sizler bana yardımcı olurmusunuz? Evet. Teşekkür ederim.
O halde zaman yitirmeden başlayalım. İlk önce nasıl bir taş koyalım? Büyük.(Bu öneriyi getiren çocuk, büyük taşı alıp yolun başına koyar.)İşte yürümeye başlıyorum. Büyük taşa bastım, adımım attım. “Cıııllkkk…”(Drama öğretmeni geri sıçrar.)Çamur. Yeni bir taş gerekli. Yuvarlak taş. ( Taş yerine konur.)Büyük taşa bastım, yuvarlak taşa bastım, adımımı attıııııımmmmm, Cııllllıkkkk….”Bir taş daha. Çakıl taşı. Her çocuk, söylediği taşı getirip bir önceki taşın önüne koyar.)Büyük taşa bastım, yuvarlak taşa bastım, çakıl taşına bastım, adımımı attımmmmm….”Cılllkkkk….”Yol hala bitmedi. Başka taş yok mu? Deniz taşı. Büyük taşa bastım, yuvarlak taşa bastım, çakıl taşına bastım, deniz taşına bastım, adımımı attımmmmm.”Cıllkkk…”Yeni bir taş daha istiyorum.(bu çalışma, çocukların tümüyle yaratıcılıklarına dayalı olarak buldukları her yeni taşla; tuğla. Kaya. delikli taş, ağır taş vb. sürer. Drama öğretmeni de taşlara her
basışında isimlerini yineler.)…. Adımımı attımmmmm….Hey artık çamur sesi gelmiyor. Sanırım yolu geçtim, hem de hiçbir yerim çamur olmadan. Hepinize çok teşekkürler. Doğum gününe rahatça gidebilirim artık. Siz de gelmek istermisiniz? Haydi o zaman
RENKLİ BOYA KALEMLERİ
Her çocuğa bir renk adı verilir(renkleri belirten şapka veya önlerine rengi simgeleyen papyon takılabilir).Bu çocuklar boya kutusunda duruyormuş gibi sıra olurlar. sonra öğretmen ben bir resim yapmak istiyorum der. sıra ile renklerine göre çocukları alır. örneğin sarı renk boyayı aldım sarı ile resmimin neresini boyayım sorusunu sorar boyalar ”güneşi” cevabını verebilir. öğretmen sarı ile güneşi boyuyormuş gibi çocuğu tutar. diğer renklerde bu şekilde kullanıldıktan sonra resim tamamlanır. kullanılan renkler oyun sonunda yere resmin neresinde kullanılıyorsa oraya boyandıkları şekillere benzer bir şekilde yere yatarlar. örneğin güneş sarı renk en üste top gibi yuvarlak şekilde vb
AŞURE
*Çocukların her birini aşurenin içine konulan malzemelerle isimlendirdim ve üzerlerine fon kartonu ile resimlerini yapıp astım(Su, buğday, nohut fasulye, kayısı, incir, üzüm kuş üzümü şeker, nar, portakal vb.)
*önce su ve buğday olan çocukları ortaya aldım. Oturur şekilde kollarını başlarının üzerine koyarak bacaklarına doğru kapanırlar.
*Öğretmen: Şimdi ocağımızı yakıyorum…….Belli bir süre sonra da
–suyumuz kaynamaya başladı der
*Buğday ve su yavaş yavaş kafalarını kaldırıp ellerini ellerini yan tarafta getirirler. Yavaş yavaş iki yana salllanırlar ve yine yavaş yavaş ayağa kalkarlar. Sallanmaya devam ederler. belli bir süre sonra öğretmen: suyumuz hızlı kaynamaya başladı diyince, su olan çocuklar vücutlarını belden belden kırarak öne arkaya, buğday olan çocuklar ise yine belden kırarak iki yana sallanırlar(yani biraz oryantal yapıyorlar)
*sonra nohut ve fasulyeler gelir, diğer çocukların arasına dağılır ve oturup dizlerini büküp kollarıyla tutarlar, kendi etraflarında dönerler.
*Sonra incir ve kayısılar gelir. Kollar iki yana bitişik Çift ayakla hem kendi etraflarında hem de diğer çocukların etraflarında dönerler.(Dünya misali)
*Sonra üzümler girer tencereye. Onlar da kolarını iki yana açar ve seke seke tencerede dolaşır.(Kuş misali)
*Şimdi de sıra şekerde. Onun da eline ufalanmış bir köpük verdik ve tenceredeki malzemelerin üzerine serpmesini istedik.
* Portakal da tencereye bir kolu beline koyar bir kolu yana açarak gelir(vals yapar gibi)
*Öğretmen aşuremiz pişti deyince bütün çocuklar yavaş yavaş oturur iki yana sallanmaya devam ederler.
*son olarak narımız gelir.(Onu da kırmızı kartonu delikli zımba ile delip biriktirdik, konfetilerle de olur.) Çocukların üstüne küçük kartonu saçar.
*Öğretmen –şimdi aşuremizi şöyle bir karıştıralım der. Bütün çocuklar kendi çevrelerinde dönerler. Sonra da her aileye aşureyi yani çocuğunu ikram eder.
ANA VE ARA RENKLER
Materyaller: mavi kırmızı ve sarı renkli daire jelatin kolyeler
Çocuklar üçerli olarak sıra olurlar. Her birine bir renk kolye takılır.
Hikaye: Bir gün mavi hastalanmış evde yatıyormuş. Arkadaşı sarı havanın çok soğuk olmasına aldırmadan onu ziyarete gitmek için evde çıkmış. Kırmızı da maviyi ziyarete gidiyordur, yolda karşılaşırlar. Selamlaşıp öpüşürler. Bu sırada kolyelerin renkleri birleştirilir. Beraber gitmeye karar verirler. Tutuncu oluşur.
Mavinin evine gittiklerin de mavi artık iyileştiğini söyler. Maviyi önce sarı öper. Yeşil oluşur.
Sonra kırmızı öper mor oluşur.
Aradaki konuşmalar doğaçlama olur.
Üzüntülü Bir Çocuk Nasıl Neşelendirilir?
Materyal: Ağlayan ve gülen çocuk resimleri
Grup:8-10 çocuk
Yönerge: Her çocuk kendine bir yer seçer. Elimizde gülen ya da ağlayan çocuk resmi varsa ona bakmakla oyuna başlayabiliriz.
Ne zaman neşeli ya da üzüntülü olduğum üzerinde konuşabiliriz.
-Şimdi, “Hepimiz üzgün bir çocuk nasıl neşeli olabilir?” onun üzerinde düşüneceğiz.
-Önce rahat oturalım, kendimizi nasıl rahat hissediyorsak öyle oturalım.
-Şimdi gözlerimizi kapatalım ve bir süre nasıl mutlu olunur onun üzerine düşünelim.
-Şimdi ben davula vuracağım ve hep birlikte hayal dünyasına gideceğiz.
-Dışarıda, çok güzel bir bahçede, güzel bir yol üzerinde yürüyorsunuz. Etrafta güzel çiçekler var. Yürüdüğünüz yolda güzel renkli taşlar var ve siz küçük bir derenin üzerindeki tahta köprüden geçiyorsunuz. Derenin suyu berrak ve içindeki küçük balıkları görüyorsunuz. İlerde küçük bir orman ve tam o sırada bir bank görüyorsunuz ve bankta oturan bir çocuk var. Çocuk çok üzgün. Çocuğa soruyorsun: “Niye bu kadar üzgünsün?”
-Şimdi dinle o sana ne anlatıyor?
-Onunla birlikte ne yapabilirsiniz, birlikte ne oynayabilirsiniz?
-Sen üzüntülü olduğun zaman ne yapıyorsun?
-Bir arkadaşa sahip olmak ve ona yardım etmek ne güzel şey?
-Bak o tekrar gülüyor. Onunla tekrar bir arada olabilirsin ve karşılıklı birbirinize yardım edebilirsiniz.
-Şimdi evlerinize gideceksiniz ve birbirinizle neşeli olarak vedalaşıyorsunuz.
-Şimdi ben davula vuracağım ve hepiniz tekrar burada(yuvada, okulda, evde) olacaksınız.
-Gözlerinizi açın ve ayaklarınızı oynatın.
-Bir çocuk nasıl mutlu edilir hepiniz yaşadınız.
-Şimdi hepimiz neşeli olarak dans edelim
KÖFTE KIZARTMA DRAMASI
Öğretmen birkaç çocuk kıyma rolü için seçer. Ardından da tuzluk, karabiber ve köfte baharatı roller için birer çocuk seçer. Bir de aşçı başı ve yardımcısı rolleri iki çocuğa verir. Kalan çocuklar misafirler rolünde olup kızaran köfteleri beklerler.
Oyun sırasında aşçı başı ve yardımcısı kıymayı yoğurup köfteleri kızartırlar. Tuz, karabiber, baharat ayarlayıp köfteleri misafirlere servis ederler.
Öğretmene Not: Çocukların köfte kızartması ile hiçbir bilgi yoksa oyundan önce öğretmen çocuklara köfte kızartmasının aşamaları gösterip anlatmalı.
Öğretmene Not: Öğretmen çocuklara rol seçme hakkı verebilir. Rol dağıtımı sırasında çocuğun tabiatına uygun rol seçilmeli, fakat çocuk başka rollerde de kendini denemeli.
Öğretmene Not: Köfte draması okulda köfte olduğu gün yapılırsa daha etkileyici olur.
Öğretmene Not: Anneler ve babalar ile bu oyunun başlangıç aşaması olarak kullanabiliriz.
Öğretmene Not: bu oyun sahnelenirse performansın arasında da baş rolde sürekli kaçan köfte olabilir.( tavadan zıplayan, masadan düşen, yoğrulmak istemeyen vb.)
Öğretmene Not: Köfte Kızartma gibi Mısır Patlatma ve Doğum Günü Pastası dramaları yaratılabilir. Ayrıca çocukların sevmedikleri yemeklerin(pırasa, kereviz ve draması yapılabilir.
KÖFTE KIZARTMA DRAMASININ DÜZEYLERE GÖRE SORULAR
TANIMSAL DÜZEY:
• Oyunumuzu nasıl oynadık?
• Oyunda kimler vardı?
• Kim hangi rol aldı?
• Köfteler nasıl kızardı?
• Aşçı başı neler yaptı?
DUYGUSAL DÜZEY:
• Yoğrulurken neler hissettin?
• Tavanın üstündeyken neler hissettin?
• Tava sana nasıl geldi?
• Tuz, karabiber, köfte baharatı neler hissetti?
• Aşçı başı neler hissetti?
BİLİŞSEL DÜZEY:
• Köfte nasıl yapılır?
• Kıyma nereden alınır?
• Kıymayı nereden elde ederiz?
• Köftemizde neler eksikti?
YAŞANTISAL DÜZEY:
• Senin annen köfteyi nasıl yapar?
• Köftenin şekleri nasıl? Anlat.
• Başka nerelerde köfte yedin?
GELİŞTİRİCİ DÜZEY:
• Bu oyunun başka nasıl oynayabilirdik?
• Sen olsan nasıl kıyma yoğururdun?
• Kıymaya değişik şekilleri nasıl verebilirdin?
DESTEKLEYİCİ ETKİNLİKLER:
• Köfte yapımı sıralama kartları
• Aşçı şapkası
• Köfte tabağı yapımı
GÖRMEK-GÖZLER
PMA (A1; K 1,2,3,4,5,6)
SDA (A6; K7)
BA (A18; K 1,2)
Drama etkinliğine başlanmak üzere halıya geçilir, daire olunur.
ISINMA:
Hadi serbest yürüyelim denir beraberce serbest yürünür.
Etraftaki oyuncaklarımıza bakarak yürüyelim denir.
Etrafta gördüğümüz oyuncaklarımızın isimlerini kısık sesle söyleyerek yürüyelim denir ve yürünür.
Etrafta gördüğümüz oyuncaklarımızın isimlerini normal sesimizle söyleyerek yürüyelim denir ve yürünür.
Etrafta gördüğümüz oyuncaklarımızın isimlerini bağıra bağıra söyleyerek yürüyelim denir ve yürünür.
KAYNAŞMA:
Serbest yürüyelim denir. Müzik açılır.
Çocuklara müzik durduğunda ikişerli eş olalım ve birbirimize sınıfımızda gördüğümüz en güzel şeyi söyleyelim denir.
Müzik eşliğinde serbest yürümeye devam edilir.
Müzik durduğunda ikişerli eş olalım ve birbirimize kreşimizde gördüğümüz en güzel şeyi söyleyelim denir.
Müzik eşliğinde serbest yürümeye devam edilir.
Müzik durduğunda ikişerli eş olalım ve birbirimize evimizde gördüğümüz en güzel şeyi söyleyelim denir.
Müzik eşliğinde serbest yürümeye devam edilir.
Müzik durduğunda ikişerli eş olalım ve birbirimize Ankara’da gördüğümüz en güzel şeyi söyleyelim denir.
YARATICI DRAMA
Müzik açılır (Bu etkinlikle ilgili özel bir müzik kullanılacaktır.)
Çocuklar eğitimcinin arkasına sıra olurlar. Yavaş yavaş yürünür. Şimdi yürüye yürüye ormana girdik, ağaçların arasından yürüyoruz, dallarının çok büyük olduğunu gördük başımıza vurmasın diye aşağı eğilelim, yürüyelim yürüyelim, herkesin fotoğraf makinesi boynunda asılı değil mi, hadi çevremizde gördüğümüz güzelliklerin resimlerini çekelim, denir. Çıkırt çıkırt sesleri çıkarılır. Aaa orda bir şey var herkes görebiliyor mu, o ne acaba bir fikri olan var mı, hadi yanına gidip bakalım, bu bir köprüymüş hadi üstünden yavaş yavaş geçelim, denir. Herkes fotoğraf çekiyor değil mi ormanda gördüklerini denir. Yürümeye devam edilir. Ne güzel bir ormanmış burası çiçekler, böcekler denir, siz neler görüyorsunuz sorusu sorulur. Aaa şelaleye yaklaşıyoruz ne yapacağız şimdi karşı tarafa nasıl geçeceğiz diye sorulur. Çocuklardan fikirleri alınır, çözüm yolları sorulur. Sonunda çevreden topladığımız odunlarla bir kayık yaparak karşıya geçmeye karar verilir. Kayık yapılır, yere oturulur, karşıya geçerek yürümeye devam edilir. Sonun da ormanın sonuna gelinir.
Büyük bir daire olunur, oturulur. Herkese sırayla ne resmi çektikleri sorulur ve bize çektikleri resmi taklit etmeleri istenir.
İPİN ŞEKLİNİ AL
1,5 metre uzunluğundaki ip farklı şekillere getirilir.ve çocuklardan ipin aldığı şekli vücutlarıyla oluşturmaları istenir. ipin şekli değiştirilerek uygulamaya devam edilir.
ORMANLAR
Öğretmen yere gövdesi, dalları belirgin olan büyük bir ağaç resmi çizer. Ağacın bölümleri çocuklarla birlikte tartışılır. Hangi kısmında hangi hayvanların yaşayabileceği hakkında konuşulur. Ağaçların ne işe yaradığı, insanların ağaçlardan nasıl yararlandığı konuşulur. Ağaçlardan yapılmış araç gereçlere örnekler verilir.
Çocuklar olmak istedikleri hayvanı seçerler. O hayvan gibi hareket ederek ağaç resmi üzerinde yerlerini alırlar. Öğretmen bazı hayvanları hatırlatabilir kim olmak ister…vb sorularla. Ağaç olmak isteyen olursa fırsat verilir.
Öğretmen; “her şeyin çok güzel olduğu, hayvanların çok rahat ve güzel yaşadığı bir yağmur ormanında yaşıyoruz. Ama görüyor musunuz gövdede bişey oluyor, birileri onu kesiyor” der. ağaçlar birer birer yere düşerler. Öğretmen; etrafa bir bakar mısınız, hiç ağaç kalmadı. Ağaçsız yaşayabilir misiniz” der. Her hayvan neden ağaçsız yaşanamayacağını anlatır.
Çocuklar bu durumda ne yapılabilir fikrini tartışırlar. Ormandan gitme fikri çoğunluk kazanırsa öğretmen farklı fikirlere yönlendirmelidir.
Öğretmen, yeni bir ormanın nasıl yapılabileceğini sorar. Alınan yanıtlarla yeniden bir orman yapılır.
Ormanları korumak için neler yapılabilir, tartışılır.